Sanatçı Bruno Olle’den 5 hayat dersi (Çocuklarınızla da paylaşmak isteyeceğiniz)

Hikâye oğlum Liam’a zamaninda Barselona’da bir sergisini ziyaret ettiğim İspanyol sanatçı Bruno Olle’nin işlerinden birini göstermemle başladı. Liam çok basit bir soru sordu: “En sevdiği renk neymiş?” ve böylece bizim Bruno ile olan aile tarzı röportajımız doğuverdi.
Bruno Olle sadece bir sanatçı değil; o aynı zamanda yaratıcılığın nazik bir filozofu ve cevapları gerçekten de çocuklarınızla paylaşmamak için fazla iyi.

İşte Bruno Olle ile olan sohbetimizden öğreneceğiniz 5 şey, genç sanatçılar için, meraklı zihinler için ve kızgınlık, mükemmeliyetçilik ve “bir şeyleri dört dörtlük yapmanın” baskısı altında yolunu bulmaya çalışan herkes için dersler.
1. “Sonuca odaklanmak yerine, sürecin keyfini sürün.”
Bruno hem hayatta ve hem de sanatta, sonuca odaklanmanın işin bütün keyfini çalabileceğini söylüyor. Onun yerine, çocukları (ve de yetişkinleri!) sürecin kendisini sevmeleri için teşvik ediyor.
“Eğer kafanızda gerçekten net bir son varsa, ona asla ulaşamazsınız. Asıl nasıl hissettiğiniz önemlidir. Ben zihnime anda yaşamayı öğretmeye çalışıyorum."
İşler planladığınız gibi gitmediğinde bile- ve aslında çoğu zaman gitmez - hayatın sihrini canlı tutan anda kalmaktır.
2. Sanat mükemmellikle ilgili değildir. Merakla ilgilidir.
Bir eserinin tamamlandığını nasıl anlarsın diye sorduğumda, Bruno bunun bir his olduğunu söylüyor. Bruno işleri ile bir puzzle gibi oynuyor, karıştırıyor ve ortaya çıkan sonuçla kendini şaşırtıyor.
“Çocukken insan çok ileri gidebiliyor, sonra zamanla basitleştiriyorsun, kırılganlıkla güç arasında bir dengeyi arıyorsun.”
Çocuğunuzun denemesine izin verin. Onların “çok ileri” gitmesine izin verin. Bu şekilde kendi ritimlerini bulmayı öğreneceklerdir.
3. Bırak gitsin. (Evet, şaheser dahi olsa)
Bruno bir resmini satarken, sanki çocuğu evden ayrılıyormuş gibi hissediyor. Zor, ama gerekli.
“Muhtemelen ona benden daha iyi bakacaklardır,” diyor koleksiyoncularından bahsederken. “Bu bir ‘bırakmayı’ öğrenme talimi.”
Sonuca takılmadan yaratmayı çocuklarımıza öğretmek, sanatın bize sunduğu en sağlıklı derslerden birisi olabilir.
4. Kalıpları kır. Bulut şeklinde bir ev çiz.
Bruno hepimiz için çok tanıdık olan bir çocukluk görseline meydan okuyor: Kare şeklinde üçgen çatılı bir ev.
“Neden çocuklara hep ayni evi çizmeyi öğretiyoruz?” diye soruyor. “Ya evler hayvana benzeseydi ya da taşlardan yapılmış olsaydı?”
Sanat çocuklara farklı düşünme özgürlüğünü verir. Onlarhenüz var olmayan dünyaları hayal etmelerine yardımcı olur. Ve işte yenilik de tam orada başlar.
5. Renkler önemlidir, ama sizin düşündüğünüz şekilde değil.
Liam’in asıl sorusu da sonunda cevabını buluyor: Bruno’nun en sevdiği renk beyaz.
“Beyaz herşeyi dengeleyen renktir.”
Yaratıcılık sıcak ve samimi bir şeydir, özellikle çocukluk çağında korunmaya değer bir şeydir.
İşte, gelecek sefer çocuğunuz bir resim ya da el işi yaparken “Batırdım” dediğinde belki ona Bruno’nun bize söylediğini söylemeliyiz: Batırmadın. Sadece sürecin ortasındasın.
Ve belki de burası olunabilecek en güzel yer olabilir.

Bubu Island ile Temasta Kalın!
Erken çocukluk gelişimiyle ilgili en son güncellemeler ve ipuçları için bültenimize abone olun.

En Yeni Görüşlerimizi Keşfedin
Küçük çocuklar için ipuçlarını ve aktiviteleri keşfedin.